Onun haricinde hiç kimse yoktu.
- No one was absent except her.
Evimiz otobüs durağına uzak olmasının haricinde oldukça tatminkardır.
- Our house is quite satisfactory except that it is rather a long way to the bus stop.
Pazar günleri hariç her gün çalışırım.
- I work every day except for Sundays.
Pazar günleri hariç her gün çalışırım.
- I work every day except on Sunday.
Dün Tom ve Mary dışında hiç kimse gelmedi.
- No one came yesterday except Tom and Mary.
Üç gün boyunca bir şey yememişti, adamın gıda dışında herhangi bir şey hakkında düşünme sorunu vardı.
- The man, who had not eaten for three days, had trouble thinking about anything except food.
Bu istisnai bir durumdur.
- This is an exceptional case.
Her kural için istisnalar vardır.
- Every rule has its exceptions.
Beklemekten başka, bir şey yapılamazdı.
- Nothing could be done, except wait.
Adam üç gündür bir şey yememişti, yiyecekten başka bir şey düşünemiyordu.
- The man, who had not eaten for three days, had trouble thinking about anything except food.
Bu saati satın alırdım fakat çok pahalı.
- I would buy this watch, except it's too expensive.
Offensive wars, except the cause be very just, I will not allow of.
I never made fun of her except teasingly.
he was a great lover of music, and perhaps, had he lived in town, might have passed for a connoisseur; for he always excepted against the finest compositions of Mr Handel.