Senin yaptığını aynen yapardım.
- I would've done exactly what you did.
Onun söylediğini aynen tekrarladım.
- I repeated exactly what he had said.
Mektubu açmak zorunda değildim. Ne söylediğini tamamen biliyordum.
- I didn't have to open the letter. I knew exactly what it said.
Tamamen haklısın, Tom.
- You're exactly right, Tom.
Tom kesinlikle tam olarak ne olduğunu biliyor.
- Tom definitely knows exactly what happened.
Bu Tom'un kesinlikle korktuğu şey.
- That's exactly what Tom was afraid of.
Sözcükleri arayabilir ve çevirileri alabilirsiniz. Ama o, tam olarak tipik bir sözlük değildir.
- You can search words, and get translations. But it's not exactly a typical dictionary.
Uçak tam olarak dokuzda vardı.
- The plane arrived exactly at nine.
Nerede olduğumu kesin olarak bilmiyorum.
- I don't know exactly where I am.
Tom kesin olarak ne yapacağımı biliyor.
- Tom knows exactly what to do.
Tamı tamına bu ne anlama geliyor?
- Exactly what does that mean?
Tümüyle burada olman gerekmiyor.
- You're not exactly supposed to be here.
Uçak tam olarak dokuzda vardı.
- The plane arrived exactly at nine.
O, tam olarak benim istediğimdir.
- It's exactly what I wanted.
Bu tam olarak doğru değil.
- That isn't exactly right.
O tam olarak doğru bir karşılaştırma değil.
- That's not exactly an accurate comparison.
Bu tamamen olmasını beklediğim şey.
- That's exactly what I expected to happen.
Sen ve Tom tamamen aynısınız.
- You and Tom are exactly the same.
So you're saying that we have only three days left? / Yes, exactly!.
His complaint was exactly that she failed to meet the deadline by four days.
The edge is not exactly straight.
... clarity about what it exactly is going to do and you're not ...
... rings of Saturn, we use exactly the same equations that Isaac Newton unraveled in the 1600's. ...