evident to one's senses or reason; manifest, obvious, clear, unmistakable

listen to the pronunciation of evident to one's senses or reason; manifest, obvious, clear, unmistakable
İngilizce - Türkçe

evident to one's senses or reason; manifest, obvious, clear, unmistakable teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

plain
{s} yalın

Yalın bir İngilizce ile konuşma yaptı. - He made a speech in plain English.

plain
vuzuh
plain
sadelik
plain
dürüst
plain
düz

Ben sadece düz eski bir ofis çalışanıyım. - I'm just a plain old office worker.

Ben sadece düz bir ofis çalışanıyım. - I'm just a plain office worker.

plain
kolay anlaşılır
plain
net
plain
vazıh
plain
(sıfat) sade, süssüz, yalın, düz, desensiz, gösterişsiz, çirkin, açık, net, dürüst, su katılmamış, engebesiz
plain
{s} çirkin
plain
{s} su katılmamış
plain
{s} süssüz
plain
{s} gösterişsiz
plain
(Tekstil) düz, desensiz
plain
düz yazı
plain
sadece

Sadece beyaz kağıt yeterli. - Plain white paper will do.

Ben sadece düz bir ofis çalışanıyım. - I'm just a plain office worker.

plain
{i} düzlük

Nehir düzlükte menderesler çiziyor. - The river meanders across the plain.

plain
plain dealing dürüstlük
plain
{s} düz: I want a plain rather than a patterned cloth. Desenli değil, düz bir kumaş istiyorum
İngilizce - İngilizce
plain

In fact, by excommunication or persuasion, by impetuosity of driving or adroitness in leading, this Abbot, it is now becoming plain everywhere, is a man that generally remains master at last.

evident to one's senses or reason; manifest, obvious, clear, unmistakable

    Heceleme

    e·vi·dent to one's senses or reason; manifest, obvious, clear, un·mis·tak·a·ble

    Telaffuz