Tom besbelli bir şey hakkında üzgün.
- Tom is obviously upset about something.
Onun midesinin niçin ağrıdığı besbelli.
- It's obvious why his stomach hurts.
Bu içecek açıkça çayla aynı tada sahip.
- This drink's flavor is obviously that of tea.
Mantık açıkça senin güçlü noktandır.
- Logic is obviously your strong point.
Tom'un acı içinde olduğu belliydi.
- Tom was obviously in pain.
Onun bizi umursamadığı belli.
- It's obvious that she doesn't care about us.
Sosyal hizmetleri aramak zorunda kaldık. Bu apaçık bir çocuk ihmali olayıydı.
- We had to call in social services. This was obviously a case of child neglect.
O apaçık, açıklamana gerek yok.
- That's obvious, you don't need to explain it.
Hatalı olduğun ortada.
- It's obvious that you're wrong.
Tom ve Mary'nin birbirlerinden hoşlandığı ortada.
- It's obvious Tom and Mary like each other.