O çift neredeyse her gece içer.
- That couple gets soused nearly every night.
Tom her gece Mary'yi arar ve onunla en az 45 dakika konuşur.
- Tom calls Mary every night and talks with her for at least 45 minutes.
Orkestra her gece bütün gece boyunca çalar.
- The orchestra plays nightly the whole night through.
Uzun sonbahar gecelerinde okumaktan daha iyi bir şey yoktur.
- There's nothing better than reading in the long autumn nights.
Okul geceleri, Tom saat dokuzda yatar fakat cuma ve cumartesi günleri çok daha geç saatlere kadar kalır.
- On school nights, Tom goes to bed at nine o'clock, but on Fridays and Saturdays, he stays up much later.
Tom bir jazz klübünde haftada üç gece konser veriyor.
- Tom performs in a jazz club three nights a week.
Dört gece için sahip olduğunuz en ucuz odayı istiyorum.
- I'd like the most inexpensive room you have for four nights.
... So every night when I look into the audience, I feel like ...
... like, a few every night, like, you know, in California, I do, like, God Only Knows by ...