Merhaba, siz Bay Ogawa mısınız?
- Hello, are you Mr Ogawa?
Sizin bir öğretmen olduğunuzu biliyorum.
- I know that you're a teacher.
Artık seni sevmiyorum.
- I don't like you anymore.
Sen olmasaydın, o hâlâ hayatta olacaktı.
- If it hadn't been for you, he would still be alive.
Bu kravat sana çok iyi uyuyor.
- That tie suits you very well.
Sana küçük bir şey getirdim.
- I brought you a little something.
Sizinle yaşamayı seviyorum.
- I love living with you.
Bu otobüs sizi müzeye götürecek.
- This bus will take you to the museum.
İstasyona giderken ben seni geçtim.
- I can beat you to the station.
Artık seni sevmiyorum.
- I no longer love you.
Ben size seve seve yardımcı olacaktım, sadece şimdi çok meşgulüm.
- I would gladly help you, only I am too busy now.
Ben size yardımcı olmaktan mutlu olurum.
- I will be glad to help you.
Siz ikiniz kendinizden utanmalısınız.
- You two should be ashamed of yourselves.
Hepiniz kendinizden utanmalısınız.
- You should all be ashamed of yourselves.
I will show you some pictures.
- Ich werde euch ein paar Bilder zeigen.
As soon as they return, I will telephone you.
- Sobald sie zurück sind, rufe ich euch an.