Paste these labels on the jars.
- Bu etiketleri kavanozlara yapıştır.
I usually read labels carefully.
- Genellikle etiketleri dikkatli okurum.
We have explained that HTML is, as a basic rule, elements marked up with open and close tags.
- Biz HTML'nin, temel bir kural olarak, açık ve kapalı etiketlerle işaretlenmiş elementler olduğunu açıkladık.
Can you please help me put price tags on everything?
- Lütfen her şeyin üzerine fiyat etiketlerini koymama yardım eder misin?
Labelling speech as hate speech is a way to limit free speech by means of social pressure.
- Nefret söylemi olarak etiketleme konuşma sosyal baskı vasıtasıyla ifade özgürlüğünü sınırlamak için bir yoldur.
In order to avoid confusion, the bottom is labelled too.
- Karışıklığı önlemek için taban da etiketlendi.
Could you take off the price tag for me?
- Benim için fiyat etiketini çıkarır mısınız?
The product carries a high price tag.
- Ürün yüksek bir fiyat etiketi taşımaktadır.
Tom thought his violin was a Stradivarius because the name Stradivarius was on the label inside his violin.
- Tom kemanının bir Stradivarius olduğunu düşündü çünkü Stradivarius adı kemanının içindeki etiketteydi.
I soon came across a box labeled Terry Tate.
- Kısa sürede Terry Tate etiketli bir kutuya rastladım.
In order to tag sentences, you must, at least, be an advanced contributor.
- Cümleleri etiketlemek için en azından gelişmiş katılımcı olmak zorundasın.
Violators will be ticketed.
- İhlal edenler etiketlenecek.
It says on the label to take two tablets.
- Etikette iki tablet alınacağını söylüyor.
Nobody I know ever paid sticker price for a car.
- Tanıdığım kimse bir araba için hiç etiket fiyatını ödemedi.
Dan didn't even remove the sticker.
- Dan etiketi bile kaldırmadı.
We have explained that HTML is, as a basic rule, elements marked up with open and close tags.
- Biz HTML'nin, temel bir kural olarak, açık ve kapalı etiketlerle işaretlenmiş elementler olduğunu açıkladık.