She was a bubbly twenty-year-old brunette.
- O yirmi yaşında şen şakrak bir esmerdi.
Is your wife a blonde or a brunette?
- Karın sarışın mı yoksa esmer mi?
A stocky man with a swarthy complexion snatched Mary's handbag and disappeared into the crowd.
- Esmer tenli tıknaz bir adam Mary'nin el çantasını kaptı ve kalabalığa doğru ortadan kayboldu.
I can't understand how she can be so fair when her brother is swarthy.
- Erkek kardeşi esmer olduğunda onun nasıl bu kadar sarışın olduğunu anlayamıyorum.
She was very brown after her holiday.
- O, tatilinden sonra çok esmerdi.
Tom eats a lot of brown rice.
- Tom çok fazla esmer pirinç yer.
A stocky man with a swarthy complexion snatched Mary's handbag and disappeared into the crowd.
- Esmer tenli tıknaz bir adam Mary'nin el çantasını kaptı ve kalabalığa doğru ortadan kayboldu.
I can't understand how she can be so fair when her brother is swarthy.
- Erkek kardeşi esmer olduğunda onun nasıl bu kadar sarışın olduğunu anlayamıyorum.
Do you prefer blondes or brunettes?
- Sarışınları mı yoksa esmerleri mi tercih edersin.
He met a pretty brunette at the evening party.
- Akşam partisinde güzel bir esmerle tanıştı.
Mary always dreamed of meeting a tall, dark, and handsome man.
- Mary her zaman uzun boylu, esmer ve yakışıklı bir adama kavuşmanın hayalini kurdu.
Tom has a dark complexion.
- Tom'un esmer bir cildi var.