Dan en genç halası Linda'yla sapkın bir cinsel ilişkiye başladı.
- Dan began an erratic sexual relationship with his youngest aunt, Linda.
Hisse senedi fiyatları bu son ay dengesizdi.
- Share prices have been erratic this last month.
Fadıl o kadar dengesiz hale geldi ki karısı onu terk etmeye karar verdi.
- Fadil became so erratic that his wife decided to leave him.
Mary Tom'un düzensiz davranışı tarafından rahatsız oldu.
- Mary was troubled by Tom's erratic behavior.
Düzensiz malzemelerin etkisini azaltmak zorundaydık.
- We had to lessen the impact of the erratic supplies.
When I saw the other driver weaving erratically across the road, I decided to keep my distance.