erişmek

listen to the pronunciation of erişmek
Türkçe - İngilizce
reach

It took me two hours to reach Yokohama. - Yokohama'ya erişmek iki saatimi aldı.

attain
compass
access , retrieve
to ripen, mature
(for a time) to come
to reach, arrive at
to reach, be long enough to reach
range
to reach, to attain; to access; to mature, to ripen
to attain, achieve (a goal)
achieve
(Hukuk) to attain
(deyim) come up with
overtake
(deyim) come up to
mature
ripen
come
run up to
come down
carry
get at
extend
get
accessing
erişme
{i} Access

Sami wanted to access Layla's money. - Sami, Leyla'nın parasına erişmek istiyordu.

I often use SSH to access my computers remotely. - Uzak bilgisayarlarıma erişmek için sık sık SSH'ı kullanırım.

erişmek, görmek
To access, see
erişme
{i} reach

It took me two hours to reach Yokohama. - Yokohama'ya erişmek iki saatimi aldı.

erişme
attainment
erişme
accession
en son noktaya erişmek
culminate
eriş
{f} access

Get both a phone and internet access in a single package! - Tek bir pakette hem bir telefon hem de bir internet erişimi alın!

Let's stay somewhere with easy airport access. - Havaalanına kolay erişimi olan bir yerde kalalım.

eriş
retrieve
Türkçe - Türkçe
Zaman gelip çatmak
Gelip çatmak
Varılması zamana, emeğe bağlı olan veya uzakta bulunan bir amaca varmak, ulaşmak: "Genç yaşında üne erişmiş, yönettiği oyunlar afişlerden inmemiş."- N. Cumalı
Bir yere ulaşmak, varmak: "Boyu bir elli beş olduğu için, eli ancak on beşinci düğmeye erişebilmektedir."- H. Taner
Bir yere ulaşmak, varmak
Belirli bir olgunluk durumuna varmak
Varılması zamana, emeğe bağlı olan veya uzakta bulunan bir amaca varmak, ulaşmak
demek
erişme
İktiran
ERİŞ
(Osmanlı Dönemi) f. Bilek
ERİŞ
(Osmanlı Dönemi) Arşın, endaze
Erişme
(Osmanlı Dönemi) BA'
eriş
çözgü
eriş
Satıldıktan sonra kusuru ve noksanları belli olan malın, kıymetinden bunun için indirilen miktar
eriş
Sakal
eriş
Erme işi ve durumu
erişme
Erişmek işi
erişmek