entschuldigung!

listen to the pronunciation of entschuldigung!
Almanca - Türkçe
özür dilerim!, affedersiniz!
mazaret
afedersin
üzgün ol
üzgünlük
özür diler
üzgü
kötü örnek
acep
üzülmeyelim
diler

Özür dilerim. Ödevimi yapmayı unuttum. - Entschuldigung, ich habe vergessen, meine Hausaufgaben zu machen.

Özür dilerim, senin en sevdiğin insan olabilir miyim? - Entschuldigung, darf ich dein Lieblingsmensch sein?

üz
aklanma
özür dileyerek
kusura bakma
üzülmedin
özür dilerim

Özür dilerim, senin en sevdiğin insan olabilir miyim? - Entschuldigung, darf ich dein Lieblingsmensch sein?

Özür dilerim, sormak zorundaydım. - Entschuldigung, ich muss etwas fragen.

[die] af; özür, mazeret; bahane, kaçamak
mazeret
özür

Özür dilerim, senin en sevdiğin insan olabilir miyim? - Entschuldigung, darf ich dein Lieblingsmensch sein?

Özür dilerim, sormak zorundaydım. - Entschuldigung, ich muss etwas fragen.

İngilizce - Türkçe

entschuldigung! teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

alibi
mazaret

Tom'un tam olarak kaçar yolu olmayan bir mazareti yok. - Tom doesn't exactly have an airtight alibi.

Tom'un bir mazareti var mı? - Does he have an alibi?

alibi
{i} huk. sanığın, suçun işlendiği sırada başka yerde bulunduğu şeklindeki iddiası
alibi
{i} gerekçe
alibi
özür
alibi
mazeret

Polis hiç Tom'un mazeretini kontrol etti mi? - Did the police ever check Tom's alibi?

Onun güçlü bir mazereti vardı. - He had a strong alibi.

alibi
suçun işlenmesi sırasında başka yerde olduğunu kanıtlama
alibi
konuşma dili - bahane, mazeret
alibi
(Kanun) sanığın
alibi
hukuk - sanığın, suçun işlendiği sırada başka yerde bulunduğu şeklindeki iddiası
alibi
{i} k.dili. bahane, mazeret
alibi
dili özür
alibi
{i} suç mahallinden başka yerde
alibi
suç işlendiği anda zanlının başka yerde bulunduğunu ispat etmesi
alibi
{i} suç anında başka yerde olduğu iddiası
alibi
ABD
apology
{i} özür dileme

Ben ona özür dilemeliyim. - I must make an apology to her.

Özür dilemeye gerek yok. - There's no need for an apology.

apology
müdafaa
Almanca - İngilizce
Beg your pardon! /BYP/
excuse me!
cop-out
pardon
excuse

There is no excuse for his behaviour. - Es gibt keine Entschuldigung für sein Verhalten.

Excuse me, but could you tell me how to get to Central Park? - Entschuldigung, könnten Sie mir vielleicht sagen, wie ich am besten zum Centralpark kommen kann?

sorry
alibi
apology
forgiveness
excuse from
Pardon!