Biz öğrencilerin giriş sınavındaki başarılarından büyük ölçüde sorumluyuz.
- We are, in large measure, responsible for students' success in the entrance exam.
Girişte bir araba durdu.
- A car stopped at the entrance.
Giriş kapısı kilitli olduğu için biz eve giremedik.
- Because the entrance was locked, we couldn't enter the house.
Gelecek yıl giriş sınavlarına girmek zorundayım.
- I have to take the entrance exams next year.
Bugün giriş sınavına girmek zorundayım.
- I have to take the entrance examination today.
Tom Mary'nin şarkı söylemesinden büyülendi.
- Tom was entranced by Mary's singing.
Ben sadece onun yüzünün güzelliği tarafından büyülendim.
- I was simply entranced by the beauty of her face.
The entrancement of a child by the bright lights and other paraphernalia of a pantomime is a magical sight.
Place your bag by the entrance so that you can find it easily.