Tom oldukça coşkulu, değil mi?
- Tom is quite enthusiastic, isn't he?
Bu kitap, onun coşkulu araştırmasının bir sonucudur.
- This book is a result of his enthusiastic research.
George yeni işi hakkında çok hevesli.
- George is very enthusiastic about his new job.
Tom hevesli görünüyor.
- Tom seems enthusiastic.
O duygularını sakladı ve istekliymiş gibi davrandı.
- He hid his emotions and pretended to be enthusiastic.
Sen çok istekli görünmüyorsun.
- You don't seem very enthusiastic.
Bir köpeğin koku alma duygusu, bir insanınkinden çok daha keskindir.
- A dog's sense of smell is much keener than a human's.
Şahin keskin gözlere sahiptir.
- The falcon has keen eyes.
Bu tür müziğe özellikle düşkün değilim.
- I'm not particularly keen on this kind of music.
Tom sörf yapmaya düşkündür.
- Tom is keen on surfing.
Tom motor hayranları kulübünün bir üyesidir.
- Tom is a member of a motor enthusiasts' club.
Tom bir yoga hayranı.
- Tom is a yoga enthusiast.
Onlarla gitmeye çok istekli misin?
- Are you very keen about going with them?
Tom kalede kalmaya hiç istekli değildi, onun perili olduğunu duymuştu.
- Tom wasn't at all keen to stay in the castle, which he'd heard was haunted.
Tom hevesli görünüyor.
- Tom seems to be enthusiastic.
Tom çok hevesli değil, değil mi?
- Tom isn't very enthusiastic, is he?
Do you want to learn another language? / I'm keen..
The argument was hot and heavy.
... unready moyers ok well if you have wildly enthusiastic fans as i'm sure you ...