Küçük çocuklar taşınmaktan hoşlanırlar.
- Small children like to be carried.
Bu bira %5 alkol içermektedir.
- This beer contains 5% alcohol.
Kutu bir Mezepotamya heykeli içermektedir.
- The box contains a Mesopotamian statue.
Ona karşı güçlü itirazlara rağmen onlar plana devam ettiler.
- They carried on with the plan in spite of strong objections to it.
Yüksek gürültüye rağmen konuşmaya devam etti.
- She carried on talking in spite of the loud noise.
Doctors are trying to contain disease.
O, o alışkanlığı mezarına kadar taşıdı.
- She carried that habit to her grave.
Beşikte öğrenilen mezara kadar taşınır.
- What is learned in the cradle is carried to the tomb.
There are no English sentences on Tatoeba that contain the word Lego.
- Es gibt keine englischen Sätze auf Tatoeba, die das Wort „Lego“ enthalten.
Oranges contain a lot of vitamin C.
- Orangen enthalten viel Vitamin C.