Küçük çocuklar taşınmaktan hoşlanırlar.
- Small children like to be carried.
Kutu bir Mezepotamya heykeli içermektedir.
- The box contains a Mesopotamian statue.
Bu sözlük yaklaşık 40.000 madde başı sözcük içermektedir.
- This dictionary contains about 40,000 headwords.
Ama onsuz devam ettik.
- But we carried on without him.
Yüksek gürültüye rağmen konuşmaya devam etti.
- She carried on talking in spite of the loud noise.
Doctors are trying to contain disease.
Edo Döneminde bir samuray iki kılıç taşıdı.
- A samurai in the Edo era carried two swords.
Beşikte öğrenilen mezara kadar taşınır.
- What is learned in the cradle is carried to the tomb.
Many household cleaners contain poison.
- Viele Haushaltsreiniger enthalten Gift.
Oranges contain a lot of vitamin C.
- Orangen enthalten viel Vitamin C.