enormousness teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı
- {i} büyüklük
- {i} kocamanlık
- irilik
- enormous
- kocaman
Onun kocaman parmakları vardır.
- He has enormous fingers.
Fil kocaman bir yaratıktır.
- The elephant is an enormous creature.
- enormous
- muazzam
Bu ufacık gelişmenin yanında suç işlenmesindeki muazzam artış, muhakkak göz önünde bulundurulmalıdır.
- This slight improvement has to be set against an enormous increase in crime.
Tom muazzam servetin, onun emrinde olduğunu iddia etti.
- Tom claimed that the enormous property was at his disposal.
- enormous
- müthiş
- enormous
- çok iri
- enormous
- devasa
- enormous
- {s} dağ gibi (Argo)
- enormous
- hudutsuz
- enormous
- hayvani
- enormous
- çok geniş
- enormous
- fil gibi
- enormous
- büyük ölçüye ilişkin
- enormous
- dağlar kadar
- enormous
- koca
Kocaman bir evde yalnız yaşıyor.
- She lives alone in a house of enormous dimensions.
Onun kocaman parmakları vardır.
- He has enormous fingers.
- enormous
- hayvan gibi
- enormous
- meret
- enormous
- {s} azman
- enormous
- koskoca
- enormous
- çok büyük
O, çok büyük bir evde yaşar.
- He lives in an enormous house.
Bir fil çok büyük bir hayvandır.
- An elephant is an enormous animal.
- enormous
- iri
Filler iri bir hayvandır.
- An elephant is an enormous animal.
Kuzenlerim arasında, bilirsiniz, en iri göğüsleri olan bir kız var.
- Among my cousins, you know, there's a girl with the most enormous breasts.
- enormous
- yeke
- enormous
- {s} koskocaman
- enormous
- {s} büyük
Bir fil çok büyük bir hayvandır.
- An elephant is an enormous animal.
O, çok büyük bir evde yaşar.
- He lives in an enormous house.
- enormous
- enormouslyaşırı derecede
- enormous
- aşırı
Aşırı derecede eğlendim, inan bana.
- I enjoyed myself enormously, believe me.
- enormous
- pek büyük
- enormous
- dağ gibi
