İnsanları aydınlatmak çok kolaydır.
- Enlightening the people is very easy.
Yakılan her kitap dünyayı aydınlatır.
- Every burned book enlightens the world.
Filozoflar tarafından aydınlatılmamış bir toplum şarlatanlar tarafından aptal yerine konulurlar.
- Any society not enlightened by philosophers is fooled by quacks.
Televizyon izleyicileri eğlendirmesinin yanı sıra onları aydınlatır.
- Television enlightens the viewers as well as entertains them.
Yakılan her kitap dünyayı aydınlatır.
- Every burned book enlightens the world.
Bilgeliğin ışığı yeni ufukları aydınlatmalıdır.
- The ray of wisdom must enlighten new horizons.
Joseph Goebbels Kamu Aydınlatma ve Propaganda Nazi bakanıydı.
- Joseph Goebbels was the Nazi minister of Public Enlightenment and Propaganda.
O çok aydınlatıcıydı.
- That was very enlightening.
İnsanları aydınlatmak çok kolaydır.
- Enlightening the people is very easy.
İnsanları aydınlatmak çok kolaydır.
- Enlightening the people is very easy.
O çok aydınlatıcıydı.
- That was very enlightening.
Joseph Goebbels Kamu Aydınlatma ve Propaganda Nazi bakanıydı.
- Joseph Goebbels was the Nazi minister of Public Enlightenment and Propaganda.
Filozoflar tarafından aydınlatılmamış bir toplum şarlatanlar tarafından aptal yerine konulurlar.
- Any society not enlightened by philosophers is fooled by quacks.
Yüzü mutluluktan aydınlandı.
- Her face was enlightened by happiness.
Filozoflar tarafından aydınlatılmamış bir toplum şarlatanlar tarafından aptal yerine konulurlar.
- Any society not enlightened by philosophers is fooled by quacks.
He first presented a complementary thesis on the Enlightenment philosopher Immanuel Kant (1724–1804), in which he used the term “archaeology” for the first time, and which indicated the period of history to which he was constantly to return.The Enlightenment: the intellectual, philosophical, cultural and scientific spirit of the 18th century. A belief in reason, progress, man’s “maturity” and a general rejection of tradition, religion and authority.