O, etki yaptığı alanı büyütmek istedi.
- He wanted to enlarge his sphere of influence.
Onlar mağazalarını büyütecek.
- They're going to enlarge their store.
Neden görüntüyü büyütmeye çalışmıyorsun?
- Why don't you try to enlarge the image?
Bu fotoğrafın büyütülmüşünü istiyorum.
- I want an enlargement of this photograph.
Like a Lionesse lately enlarged.
I shall enlarge upon the Point.