engaged in war or other conflict

listen to the pronunciation of engaged in war or other conflict
İngilizce - Türkçe

engaged in war or other conflict teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

fighting
kavga

Kavga ettiği için okuldan kovuldu. - He was expelled from school for fighting.

Tom her zaman kavga ediyor gibi görünüyor. - Tom always seems to be fighting.

fighting
{s} savaşan
fighting
dövüş

Lütfen dövüşmeyi bırakın. - Please stop fighting.

Bu, elinin biri arkanda bağlıyken biriyle dövüşmek gibidir. - This is like fighting someone with one arm tied behind your back.

fighting
mücadele

George, son zamanlarda üç saatlik mücadeleden sonra yakaladığı 30 paundluk bir levreği tanımlıyordu. - George was describing a 30 pound bass he'd caught recently after fighting it for three hours.

Japon ve Amerikan güçleri hâlâ acımasızca mücadele ediyorlardı. - Japanese and American forces were still fighting bitterly.

fighting
harp
fighting
{s} savaş

Savaş bir hafta sürdü. - The fighting lasted one week.

Onlar şimdi şiddetle mücadele ediyorlar fakat çok uzun zaman geçmeden önce savaş baltasını gömeceklerine sizi temin ederim. - They're fighting fiercely now but I assure you they'll bury the hatchet before long.

fighting
savaşarak

O hayatının çoğunu düşmanlarıyla savaşarak harcamış cesur bir savaşçıydı. - He was a brave warrior who had spent most of his life fighting his enemies.

fighting
{s} mücâdeleye hazır
fighting
(Askeri) SAVAŞ: Taktik alanda, yapılan bir savaş içinde bilfiil çarpışmalar
fighting
{i} mücâdele

Japon ve Amerikan güçleri hâlâ acımasızca mücadele ediyorlardı. - Japanese and American forces were still fighting bitterly.

Ben sonuna kadar mücadeleye niyet ediyorum. - I intend on fighting till the end.

fighting
{s} savaşçı

O hayatının çoğunu düşmanlarıyla savaşarak harcamış cesur bir savaşçıydı. - He was a brave warrior who had spent most of his life fighting his enemies.

İngilizce - İngilizce
fighting
engaged in war or other conflict

    Heceleme

    en·gaged in war or oth·er con·flict

    Türkçe nasıl söylenir

    engeycd în wôr ır ʌdhır kınflîkt

    Telaffuz

    /enˈgāʤd ən ˈwôr ər ˈəᴛʜər kənˈfləkt/ /ɛnˈɡeɪʤd ɪn ˈwɔːr ɜr ˈʌðɜr kənˈflɪkt/