Çaresi yoksa katlanmak gerekir.
- What can't be cured must be endured.
Fransız palavralarına katlanmak zordur.
- It's hard to endure the boastings of the French.
O, uzun bir yolculuğa dayanabilir mi?
- Can she endure a long trip?
Bu köprü uzun süre dayanamaz.
- This bridge will not endure long.
Keith Richards' popularity endured for decades.