You're too young to worry about cellulite.
- Selülit hakkında endişelenmek için çok gençsin.
I don't have to worry about finding a job.
- İş bulmak için endişelenmek zorunda değilim.
I've got a good reason to be worried.
- Endişelenmek için iyi bir nedenim var.
I've got a good reason to be worried.
- Endişelenmek için iyi bir nedenim var.
Don't worry about Tom. He can take care of himself.
- Tom hakkında endişelenme. O kendine bakabilir.
Don't worry about such a trivial problem.
- Böyle önemsiz bir sorun hakkında endişelenmeyin.