Herkesi geleceğe götüremezsin, bazıları geçmişte kalmalı.
- Du kannst nicht jeden mit in die Zukunft nehmen, manche müssen in der Vergangenheit bleiben.
Geleceğin meslekleri üretimde değil.
- Die jobs der Zukunft entsteht nicht in der produktion
Geçmişe takılıp kalma, geleceğin hayalini kurma, ruhunun tüm dikkatini bu ana ver!
- Verweile nicht in der Vergangenheit, träume nicht von der Zukunft, lenke deinen Geist auf den gegenwärtigen Moment!
Geleceğin meslekleri üretimde değil.
- Die jobs der Zukunft entsteht nicht in der produktion
Yakın gelecekte, AIDS'e son verebileceğiz.
- In the near future, we will be able to put an end to AIDS.
Bu problemler yakın gelecekte çözülmüş olacak.
- These problems will be solved in the near future.
Ben müstakbel karımı görüyorum.
- I see my future wife.
Basit gelecek zaman denilen şey İngilizce sınavında kabul edilse bile, o mevcut değildir.
- It is even becoming accepted even in exam-English that that called simple future tense does not exist.
Please take more care in the future.
- Sei in Zukunft bitte vorsichtiger.
Education is an investment in the future.
- Bildung ist eine Investition in die Zukunft.