Even in the most difficult situations, Tom has never lost heart.
- En zor durumlarda bile, Tom asla cesaretini kaybetmedi.
I wish you would tell me what I ought to do in this difficult situation.
- Keşke bu zor durumda bana ne yapmam gerektiğini söylesen.
Sami knew he was in a tight spot.
- Sami zor durumda olduğunu biliyordu.
Tom was put on the spot.
- Tom zor durumda bırakıldı.
I'm in a pretty pickle.
- Ben oldukça zor durumdayım.
He left me in the lurch.
- O beni zor durumda bıraktı.
She stood by him whenever he was in trouble.
- Her zor durumda olduğunda o yanında oldu.