Turkish - English
Definition of ziyan in Turkish English dictionary
- loss, damage, harm, injury
- scathe
- havoc
- (Ticaret) personal injury
- hurt
- (Ticaret) prejudice
- waste
I can't afford to waste a single yen.
-Ziyan edecek tek kuruşum yok.
Don't waste your life on meaningless things.
-Hayatınızı anlamsız şeylerle ziyan etmeyin.
- loss
- damage
Tom had to pay for damages.
-Tom zarar ziyan için para ödemek zorunda kaldı.
- harm
- bane
- injury
- disservice
- mischief
- ziyan etmek. telef etmek. bozmak
- to waste. to waste. corrupt
- ziyan etmek
- a) to waste, to fritter sth away (on sth) b) to suffer loss
- ziyan etmek
- 1. to waste. 2. to suffer a loss
- ziyan etmek
- throw to the dogs
- ziyan olmak
- to go to waste, go for nothing, be wasted
- ziyan olmak
- to go for nothing, to come to naught, to go down the drain
- ziyan zebil olmak
- colloq . to go to waste, go for naught, be wasted
- ziyan etmek
- throw away
- ziyan etmek
- {f} consume
- zarar ziyan
- (Ticaret) damage
- ziyan etmek
- torpedo
- ziyan etmek
- (Ticaret) lose
- ziyan etmek
- waste
- ziyan etmek
- suffer loss
- ziyan etmek
- make a loss
- Korkak bezirgan ne kâr eder ne ziyan
- (Atasözü) - Nothing venture, nothing have.- No pain, no gain
- ziyan etmek
- piss away
- az tamah çok ziyan/zarar getirir
- (Atasözü) A little greed causes great loss
- depolama ve taşıma sırasında ziyan olan miktar
- outage
- zarar ve ziyan davası açmak
- sue smb. for damages
- zarar ve ziyan talebi
- claim for damages
- zarar ziyan
- damages
Tom had to pay for damages.
-Tom zarar ziyan için para ödemek zorunda kaldı.
- ziyan etmek
- {f} fritter
- ziyan etmek
- fritter away
- ziyan etmek
- frivol away
Related Terms
Turkish - Turkish
Definition of ziyan in Turkish Turkish dictionary
- Zarar
- Zarar: "Ziyanımız, ölçülere sığmayacak kadar büyüktür."- R. E. Ünaydın
- (Osmanlı Dönemi) MAZARRA
- ZİYAN
- (Osmanlı Dönemi) f. Zarar, ziyan, kayıp, hasar
- ziyan etmek
- Zarara uğramak
- ziyan etmek
- Yersiz, boş yere harcamak
- ziyan olmak
- Boşuna harcanmak, zarar görmek