zincirle

listen to the pronunciation of zincirle
Turkish - English
catenate
{f} shackle

Sami shackled Layla with a chain. - Sami, Leyla'ya zincirle bağladı.

Let's shackle your feet with silver fetters. - Gümüş prangalarla ayaklarını zincirleyelim.

{f} shackled

Sami shackled Layla with a chain. - Sami, Leyla'ya zincirle bağladı.

{f} chaining
concatenate
{f} chain

The dog should be on a chain. - Köpek zincirlenmelidir.

There was a chain-reaction crash during rush hour. - Yoğun trafikteki zincirleme bir kazaydı.

chained

The dog was chained to the post. - Köpek direğe zincirlendi.

I chained myself to one of the trees they were planning to cut down. - Kendimi kesmeyi planladıkları ağaçlardan birine zincirledim.

enchain
zincir
chain

The world's tropical rainforests are critical links in the ecological chain of life on the planet. - Dünyadaki tropikal yağmur ormanları, gezegende yaşamın ekolojik zincirine kritik bağlantılıdır.

The dog should be on a chain. - Köpek zincirlenmelidir.

zincir
chain; fetters, irons; series, succession
zincir
fetters

Let's shackle your feet with silver fetters. - Gümüş prangalarla ayaklarını zincirleyelim.

zincir
(Dilbilim) string
zincir
irons
zincir
(Bilgisayar) threaded
zincir
thread
zincir
series
zincir
train

I seem to have lost my train of thought. - Düşünce zincirimi kaybetmiş gibi görünüyorum.

zincir
linkage
zincir
succession
zincir
{i} Bond
zincirlemek
catenate
zincirlemek
concatenate
zincirlemek
(deyim) chain up
zincir
gyve
zincir
fetter

Let's shackle your feet with silver fetters. - Gümüş prangalarla ayaklarını zincirleyelim.

zincir
sequence
zincir
catena
zincirlemek
chain

I want to chain myself to that tree. - Kendimi şu ağaca zincirlemek istiyorum.

zincirlemek
chaining
zincir
chain, series, succession: dağlar zinciri chain of mountains
zincir
iron
zincir
guard chain
zincir
shackles
zincir
shackle

Sami shackled Layla with a chain. - Sami, Leyla'ya zincirle bağladı.

Let's shackle your feet with silver fetters. - Gümüş prangalarla ayaklarını zincirleyelim.

zincir
necklace (in the form of a chain); gold necklace
zincir
tether
zincir
chain: saat zinciri watch chain. kapı zinciri door chain. tekerlek zinciri tire chain
zincir
formerly a heavy iron chain shackled to a prisoner's ankle with a ring and tied to his back with a rope
zincirlemek
to arrange (something) in a series
zincirlemek
shackle
Turkish - Turkish

Definition of zincirle in Turkish Turkish dictionary

zincir
Taşıtların kar veya buzda kaymaması için tekerleklerine takılan alet
zincir
Birbirine geçmiş bir sıra metal halkadan oluşan bağ
zincir
Art arda gelen şeylerin oluşturduğu dizi
zincir
Hükümlülerin eline, ayağına vurulan demir bağ, pranga
zincir
Kesintisiz süren olaylar, sebep vb. dizisi
zincir
Kesintisiz süren olaylar, sebep vb. dizisi: "Olaylar zinciri bu savunuyu haklı çıkaracak nitelikte değildir."- S. Birsel
zincir
Altın veya gümüşten yapılmış takı
zincir
Art arda gelen şeylerin oluşturduğu dizi: "Otomobillerin bitmez tükenmez zinciri üzerinden geçiyor."- A. İlhan
zincir
(Osmanlı Dönemi) silsile
zincirlemek
Zincirle bağlamak
zincirlemek
Art arda, peş peşe gelmek
zincirle
Favorites