John jumped to his feet the moment the bell rang.
- John, zil çalar çalmaz ayağa fırladı.
The bell rings at noon.
- Zil öğle saatinde çalar.
He rang the doorbell.
- O, kapı zilini çaldı.
Did you hear someone ring the doorbell?
- Birinin kapı zilini çaldığını duydun mu?
Just after putting away the dishes, Joan heard the doorbell ring.
- Tam bulaşıkları kaldırdıktan sonra, Joan kapı zilinin çaldığını duydu.
Ring the bell when you want me.
- Beni istediğiniz zaman zili çalın.
Tom pressed the buzzer three times.
- Tom üç defa zile bastı.
I heard the sound of a ringing bell.
- Çalan bir zil sesi duydum.
Tom changed the ringtone on his phone.
- Tom telefonundaki zil sesini değiştirdi.
Zil zurna sarhoş gelir, gık diyeni öldüresiye dövermiş.- A. İlhan.