O, Avustralya'da yaşamaya isteklidir.
- She is eager to live in Australia.
Onun konuşması sırasında öğrenciler istekli olarak dinlediler.
- The pupils listened eagerly during his speech.
Oraya gitmeye çok hevesli.
- He is very eager to go there.
Gençler yurt dışına gitmekte çok hevesli.
- Young people are eager to go abroad.
Boston'u ziyaret etmek için sabırsızlanıyorum.
- I'm eager to visit Boston.
Onlar seni görmek için sabırsızlanıyorlar.
- They're eager to see you.