Turkish - English
Definition of zarı in Turkish English dictionary
- zar
- dice
Boggle is a game that uses dice with letters instead of numbers.
-Boggle sayılar yerine harflerle zar kullanan bir oyundur.
The gambler used loaded dice to cheat.
-Kumarbaz aldatmak için hileli zar kullandı.
- kızlık zarı
- hymen
Most virgins have an intact hymen.
-Çoğu bakirenin sağlam bir kızlık zarı vardır.
When a girl has sex for the first time, her hymen ruptures and bleeds.
-Bir kız ilk kez seks yaptığında, onun kızlık zarı parçalanır ve kanar.
- zar
- {i} membrane
The mucous membrane is very sensitive.
-Mukoza zarı çok hassastır.
- zarı kaçmak
- slang to get out of spirits, no longer to be happy
- akciğer zarı
- pleura
- oyun zarı
- die
- zar
- die
- beyin zarı
- (Anatomi,Tıp) meninx
- kemik dış zarı
- (Tıp) periosteum
- kulak zarı
- (Tıp) tympana
- kızlık zarı bozmak
- deflower
- oyun zarı
- dice
- yumurta zarı
- (Denizbilim) zona radiata
- zar
- (Anatomi) tegmen
- zar
- (Tıp) membrane filtration
- zar
- {i} wall
- zar
- tunicle
- zar
- integument
- zar
- film
No animals were harmed in the making of this film.
-Bu filmin yapımında hiçbir hayvan zarar görmemiştir.
Animals were harmed in the making of this film.
-Bu filmin yapımında hayvanlar zarar görmüştür.
- zar
- diaphragm
- kızlık zarı
- Hymen, virginal membrane, cherry
- kızlık zarı bozulması
- lose virginity
- soğan zarı
- onion skin
- tavla zarı
- Backgammon dice
- Arnavut zarı
- slang loaded die, trick die
- akciğer zarı
- anat . pleura
- akciğer zarı iltihabı
- pleurisy
- ağaç kabuğu zarı
- cicatrice
- baca zarı
- (İnşaat) languet
- beyin zarı
- cortex
- beyin zarı
- celebral cortex
- beyin zarı
- pallium
- beyin zarı ile ilgili
- arachnoid
- beyin zarı iltihabı
- meningitis
- beyin zarı uru
- (Tıp) encephalocele
- burun zarı
- nasal mucous membrane, nasal mucosa
- böbreküstü bezi zarı
- cortex
- cenin zarı
- velum
- cenin zarı
- (Tıp) fetal membrane
- fasulye tanesinin zarı
- bean pod
- göğüs zarı
- pleura
- göğüs zarı
- anat . pleura
- kalp dış zarı
- (Tıp) pericardium
- kalp iç zarı
- (Fizyoloji) endocardium
- karın zarı
- peritoneum
- karın zarı iltihabı
- peritonitis
- kas zarı
- anat . sarcolemma
- kas zarı
- sarcolemma
- kemik zarı
- periosteum
- kemik zarı iltihabı
- periostitis
- kulak zarı
- tympanic membrane
- kulak zarı
- tympanum
- kulak zarı
- drumhead
- kulak zarı
- drum
- kâlp zarı
- pericardium
- kâlp zarı iltihabı
- pericarditis
- kızlık zarı
- hymen, maidenhead
- kızlık zarı
- cherry
- kızlık zarı
- virginal membrane
- soğan zarı
- onionskin
- soğan zarı skin of
- an onion
- tavan zarı
- (Pisikoloji, Ruhbilim) tectorial membrane
- timpan zarı
- tympanic membrane
- tohum zarı
- pericarp
- tohum zarı
- tegument
- tohum zarı
- aril
- yaprak üst zarı
- cuticle
- zar
- slang feeling of well-being, pleasant mood
- zar
- pellicle
- zar
- velum
- zar
- tegument
- zar
- bones
- zar
- lamina
- zar
- Cortes
- zar
- die (thrown when playing games of chance)
- zar
- tissue
- zar
- skin
- zar
- envelope
I opened the envelope and pulled out a letter.
-Ben zarfı açtım ve bir mektup çıkardım.
I addressed the envelope containing the invitation.
-Davet içeren zarfın üstüne adres yazdım.
- zar
- tela
- zar
- velamen
- zar
- tunic
- üzüm zarı
- grape skin
Related Terms
Turkish - Turkish
Definition of zarı in Turkish Turkish dictionary
- hücre zarı
- (Biyoloji) Hücre Zarı ya da Hücre Membranı, hücrenin dış kısmında bulunan, molekülleri özelliklerine göre hücre içine alan veya dışarı bırakan katmandır
- kemik zarı
- Kemikleri kapsayan beyazımsı ve sedef renginde zar
- ZAR
- (Osmanlı Dönemi) f. Kelimenin sonuna gelerek birleşik kelimeler olur. İsimlere eklenerek yer adı bildirilir. Meselâ: Lâle-zar $ : Lâle bahçesi
- Zar
- cidar
- Zar
- çeper
- akciğer zarı
- Göğüs boşluğunun içini ve bu boşluğun içinde bulunan akciğerin dışını kaplayan ince zar, plevra
- beyin zarı
- Beyni üst üste saran zar, korteks
- göze zarı
- Hücre zarı
- karın zarı
- Karın boşluğunun içini, bu boşluğun içinde bulunan bağırsakları, öbür organları kaplayan ve tutan zar, periton
- karın zarı iltihabı
- Karın zarı yangısı
- karın zarı yangısı
- Karın zarının çabuk ilerleyen veya kronik iltihabı, peritonit, karın zarı iltihabı
- kulak zarı
- Dış kulakla orta kulağı birbirine bağlayan zar, kulak davulu
- kızlık zarı
- Cinsel ilişkide bulunmamış kızların döl yolunu kısmen kapayan zar, himen
- tohum zarı
- Tohumu dıştan sararak onu koruma altına alan zar
- yumurta zarı
- Yumurtanın kabuğuyla akını birbirinden ayıran ince zar
- zar
- İnce ve yumuşak yaprak durumundaki organlara ve organ bölümlerine verilen ad; epitelyum örtüsünün özelliklerine göre bu organlara sümüksü veya telsi zar denir
- zar
- Kadınların örtündükleri çarşaf
- zar
- ince kabuk
- zar
- İnce perde veya örtü
- zar
- Kadınların giydikleri çarşaf
- zar
- Kadınların örtündükleri çarşaf, car
- zar
- Tavla ve başka oyunlarda kullanılan kemik, fil dişi, plastik gibi maddelerden küp olarak yapılan ve altı yüzünde, birden altıya kadar benekler bulunan oyun aracı
- zar
- ince perde ya da ince örtü
- zar
- Ahşap tavan kaplaması ile duvar sıvası arasına boylu boyunca yerleştirilen, genellikle sıva kalınlığında düşey konumdaki tahta
- zar
- ince deri ya da ince kabuk
- zar
- Birbirine sımsıkı yapışık hücre veya moleküllerden oluşan ve bitkilerin çeşitli bölümlerini bir kın gibi saran ince tabaka
- zar
- Kuzey Afrika ve Ortadoğu ülkelerinde görülen, gövdeye cin girmesiyle ortaya çıktığına innaılan ruhsal hastalık
- zar
- İnce perde veya örtü. İnce ve yumuşak yaprak biçimindeki organlara ve organ bölümlerine verilen ad