zanaat

listen to the pronunciation of zanaat
Turkish - English
{i} craft

She learned the craft of basket weaving from her grandmother. - O büyükannesinden sepet dokuma zanaatını öğrendi.

Flower arranging is a traditional craft in Japan. - Çiçek düzenleme Japonya'da geleneksel bir zanaattır.

trade
craft, trade
workmanship
(Hukuk) art
Turkish - Turkish
(Hukuk) Marangozluk, demircilik gibi el mahareti isteyen ve insan ihtiyaçlarını karşılamak için madde işletmeye yarayan işler
El ustalığı isteyen işler
İnsanların maddeye dayanan ihtiyaçlarını karşılamak için yapılan, öğrenimle birlikte deneyim, beceri ve ustalık gerektiren iş, sınaat: "Âşık Mehmet yalnız bir zanaat sahibi değil, bir sanatkârdı."- Y. K. Karaosmanoğlu
İnsanların maddeye dayanan ihtiyaçlarını karşılamak için yapılan, öğrenimle birlikte tecrübe, beceri ve ustalık gerektiren iş, sınaat
sanat
sınaat
zanaat
Favorites