zahm

listen to the pronunciation of zahm
German - Turkish
{tsa: m} evcil; uysal
evcil, ehli; uysal, mülayim
evcil
Turkish - Turkish
(Osmanlı Dönemi) Yara, ceriha
Yara
English - Turkish

Definition of zahm in English Turkish dictionary

gentle
{s} yumuşak ve nazik
gentle
{s} kibar

Mary bebek kız kardeşine karşı çok kibardır. - Mary is very gentle with her baby sister.

Kibar görünüşlü yaşlı adam kalktı ve elini bana verdi. - The gentle-looking old man got up and gave his hand to me.

gentle
nezaket
gentle
şefkat

Tom sevgi dolu ve şefkatli bir beyefendi. - Tom is a loving and caring gentleman.

gentle
aheste
gentle
mülayim
gentle
halim
gentle
hafif

O, kapıyı hafifçe itti. - She gave the door a gentle push.

gentle
yavaş

Tom, Mary'yi yavaşça itti. - Tom gave Mary a gentle push.

gentle
tatlı
gentle
nezaketle
gentle
tatlılıkla
gentle
{s} yumuşak

Yumuşak bir rüzgar esiyor. - A gentle wind is blowing.

Çocuklarla yumuşak bir sesle konuştu. - She spoke to the children in a gentle voice.

gentle
{s} hoşgörülü

Yaşlandıkça, daha hoşgörülü oldu. - As he grew older, he became gentler.

gentle
{s} meyli çok az (yokuş)
gentle
şefkatle
gentle
gentlenesstatlılık
gentle
ıIımlı
German - English
tame (of an animal)
tamely
gentle
tame

This camel is so tame that anyone can ride it. - Dieses Kamel ist so zahm, dass es jeder reiten kann.

You cannot tame a wolf. - Einen Wolf kann man nicht zähmen.

zahm (Pferd)
gentle