She carefully watched the bird in the nest.
- Yuvadaki kuşu dikkatle izledi.
The cranes tend to make their nests in the bell towers of churches.
- Turnalar yuvalarını kilisenin çan kulelerine yapmaya eğilimliler.
No one can deny the fact that the earth is round.
- Dünyanın yuvarlak olduğu gerçeğini kimse inkar edemez.
The new trendy way to drink vodka is to pour it directly into your eye socket. However, doing so could seriously damage your vision.
- Votka içmek için yeni moda tarzı onu doğrudan göz yuvasına dökmektir. Ancak, böyle yapmak ciddi olarak görüşünüze zarar verebilir.
When he openly declared he would marry Pablo, he almost gave his grandmother a heart attack and made his aunt's eyes burst out of their sockets; however, his little sister beamed with pride.
- O Pablo ile evleneceğini açıkça ilan ettiğinde, neredeyse büyük annesine kalp krizi geçirtecekti , halasının gözlerini yuvasından fırlattıracaktı fakat küçük kız kardeşi gururla baktı.
Our team returned home after a huge victory.
- Takımımız büyük bir zaferden sonra yuvaya döndü.
Men make houses, women make homes.
- Erkekler ev yapar, kadınlar yuva yapar.
A pair of falcons nests on the roof.
- Bir çift şahin çatıda yuva yapıyor.
Sami wanted to settle down.
- Sami yuva kurmak istiyordu.