She spoke with a soft voice.
- O, yumuşak bir sesle konuştu.
The air is soft, the soil moist.
- Hava yumuşak ve toprak nemli.
This year, the winter is mild, isn't it? It's very nice.
- Bu yıl kış yumuşak, değil mi? Bu çok hoş.
Since the climate here is very mild, it seldom snows here even in the winter.
- Buradaki iklim çok yumuşak olduğu için burada kışın bile nadiren kar yağar.
Tom used to be easygoing.
- Tom yumuşak başlıydı.
The meat is really tender.
- Et gerçekten yumuşak.
That beef is very tender. It just melts in your mouth.
- Bu sığır çok yumuşak. O sadece ağzınızda erir.
I was easily taken in by his smooth talk.
- Onun yumuşak konuşmasıyla kolaylıkla içeri alındım.
Silk is soft and smooth.
- İpek yumuşak ve pürüzsüzdür.
Aluminum is a malleable metal.
- Alüminyum bir yumuşak metaldir.
The snow was soft and fluffy.
- Kar yumuşak ve kabarıktı.
Children like gummy bears.
- Çocuklar yumuşak ve yapışkan ayıları severler.
The weather was balmy.
- Hava ılık ve yumuşaktı.
She spoke to the children in a gentle voice.
- Çocuklarla yumuşak bir sesle konuştu.
A gentle wind is blowing.
- Yumuşak bir rüzgar esiyor.
Would you mind speaking a little softer please?
- Biraz daha yumuşak konuşur musunuz?
Tom wanted a pencil with a softer lead.
- Tom daha yumuşak uçlu bir kurşun kalem istedi.
Our teacher is at once stern and kindly.
- Bizim öğretmenimiz hem sert hem de yumuşak huyludur.
If you pick up the velvet, you can feel how soft it is.
- Kadife'yi alırsanız, ne kadar yumuşak olduğunu hissedebilirsiniz.