See the example given above.
- Yukarıda verilen örneğe bak.
The clouds above moved fast.
- Yukarıdaki bulutlar hızlı ilerledi.
Grace goes upstairs to the extension telephone.
- Grace yukarıdaki dahili telefona gider.
Can I talk to you upstairs?
- Seninle yukarıda konuşabilir miyim?
Tom could hear helicopters overhead.
- Tom yukarıdan geçen helikopterleri duyabiliyordu.
Tom heard a helicopter overhead.
- Tom yukarıdan geçen bir helikopter duydu.
The church is on the hill overlooking the city.
- Kilise, kenti yukarıdan gören tepe üzerindedir.
Tom could hear helicopters overhead.
- Tom yukarıdan geçen helikopterleri duyabiliyordu.
There's someone up there.
- Orada yukarıda biri var.
What are they doing up there?
- Onlar yukarıda ne yapıyor?
Tom heard Mary go upstairs.
- Tom Mary'nin yukarıya çıktığını duydu.
Grace goes upstairs to the extension telephone.
- Grace yukarıdaki dahili telefona gider.
She is certainly above forty.
- O kesinlikle kırkın yukarısındadır.
The above-mentioned mail item has been duly delivered.
- Yukarıda bahsedilen posta öğesi usulüne uygun şekilde teslim edilmiştir.
The giraffe cannot swim because its centre of gravity is so high that it would topple over.
- Zürafa yüzemez çünkü ağırlık merkezi çok yukarıda olduğundan baş aşağı döner.
The higher we go up, the cooler the air becomes.
- Ne kadar yukarıya gidersek hava o kadar soğuk olur.