yorul

listen to the pronunciation of yorul
Turkish - English
{f} tiring
get tired

Tom had been walking for hours and was beginning to get tired. - Tom saatlerdir yürüyordu ve yorulmaya başlıyordu.

Don't you ever get tired? - Sen hiç yorulmaz mısın?

gotten tired
{f} tire

He probably got tired of waiting and fell asleep. - Muhtemelen beklemekten yoruldu ve uykuya daldı.

I am tired from running fast. - Hızlı koşmaktan yoruldum.

got tired
{f} weary

There is no rest for the weary. - Yorulsan da çalışmaya devam etmelisin.

yor
{f} harassed
yor
harass

Slanderous, defamatory, obscene, indecent, lewd, pornographic, violent, abusive, insulting, threatening and harassing comments are not tolerated. - İftira niteliğinde, küçük düşürücü, müstehcen, uygunsuz, iffetsiz, pornografik, şiddet, suistimal, hakaret, tehdit ve taciz yorumlarına katlanılmaz.

yor
{f} tired

She was so tired that she couldn't walk. - Ayrıca o çok yoruldu, yürüyemiyor.

I'm too tired to walk. - Yürüyemeyecek kadar çok yorgunum.

yor
{f} tucker
yor
tire of
yor
tire out

If there was a computer that didn't tire out my eyes, I'd definitely want to buy it. - Gözlerimi çok yormayan bir bilgisayar olsa onu kesinlikle almak isterim.

yor
{f} fatigue

The beggar was dizzy with hunger and fatigue. - Dilencinin açlık ve yorgunluktan başı dönüyordu.

As a result of always being hungry and fatigued, that dog finally died. - Her zaman aç ve yorgun olmanın sonucu olarak, o köpek sonunda öldü.

yor
{f} jade
yorul
Favorites