yol yol

listen to the pronunciation of yol yol
Turkish - English
striped, stripy
stripy
striped
yol
manner
izlenen yol
course
yol
road

The muddy road has ruined my new shoes. - Çamurlu yol, yeni ayakkabılarımı mahvetti.

The drugstore is at the end of this road. - Eczane yolun sonunda.

yol
track

I think you're on the right track. - Sanırım sen doğru yoldasın.

You're on the right track. - Siz doğru yoldasınız.

yol
way

Fortunately they had no storms on the way. - Bereket versin ki, yolda fırtınayla karşılaşmadılar.

As they didn't know the way, they soon got lost. - Yolu bilmediklerinden, çok geçmeden kayboldular.

yol
path

It's not a road, but a path. - O bir yol değil fakat bir patika.

Although each person follows a different path, our destinations are the same. - Her insan farklı bir yol izlesede, hedeflerimiz aynıdır.

yol ver
Yield
yol şeridi
lane
yol boyunca
all the way

Tom couldn't get the door to close all the way. - Tom bütün yol boyunca kapıyı kapattıramadı.

Tom came all the way from Boston. - Tom yol boyunca Boston'dan geldi.

yol vermek
yield
bataklıktan geçen yol
causeway
doğru yol
the right way

Is this the right way to go to the railway station? - Tren istasyonuna gitmek için doğru yol bu mu?

Is this the right way to Yokohama Station? - Bu Yokohama İstasyonuna giden doğru yol mu?

ekspres yol
highway
izlenecek yol
itinerary
yol
(Bilgisayar) to
yol
avenue

There's but one avenue to earn money. - Para kazanmak için sadece bir yol var.

yol gösteren levha
signpost
yol tepmek
hoof
yol tutması
motion sickness
yol çukuru
pothole
başvurulan yol ve yöntem
tactic
besleyici yol
feeder line
beton yol
(Askeri) metalled road
bozuk yol
(Bilgisayar) bad route
bütün yol
(Bilgisayar) full path
daire çizen yol
circus
dikey yol
(Askeri) axial road
dolgu yol
causeway
düz yol
straight road
erken kalkan yol alır
the early bird gets the worm
erken kalkan yol alır
early bird catches the worm
esnek yol kaplaması
(İnşaat) flexible pavement
genel yol
highway
genetik mutasyona yol açan
(Tıp) mutagenic
geri yol
(Askeri) astern
gizli yol
by-way
her yol
everyway
herkesin geçtiği yol
the beaten path
hızlı yol
(İnşaat) fast track
ikinci yol
relief road
ikinci yol
bypass
ileri yol
(Askeri) ahead
kestirme yol
(Pisikoloji, Ruhbilim) heuristics
kestirme yol tuşu
(Bilgisayar) shortcut key
kritik yol metodu
(Askeri,İnşaat) critical path method
seçenek yol
alternative route
seçenek yol atama
(Bilgisayar) alternative routing
takip edilecek yol
(Ticaret) route
takip edilen yol
track
tâli yol
turnout
uzak yol
(Askeri) ocean going
uzun yol
long-distance
yerel yol
(Bilgisayar) local path
yol
carline
yol
tempo
yol
purpose

What's the purpose of your trip? - Yolculuğunun amacı nedir?

yol
device
yol
route

This is the shortest route to Paris. - Bu, Paris'e giden en kısa yoldur.

Take the shortest route to Paris. - Paris'e en kısa yoldan gidin.

yol
(Meteoroloji) trajectory
yol
(Matematik) contour
yol
procedure
yol
mode

At Christmas she went out of her way to buy me a really nice model plane. - O Noel'de bana çok güzel bir uçak satın almak için yola çıktı.

yol
(Ticaret) remedy
yol
run

A rail is a piece of metal or wood which is long and thin. For example, a train runs on rails, which is why we call it a railway train. - Ray, metal ya da tahtadan yapılmış ince ve uzun bir şeydir. Örneğin, trenler ray üzerinde gider, bu yüzden ona demir yolu treni diyoruz.

I don't feel like running all the way to the station. - Canım istasyona kadar tüm yolu koşmak istemiyor.

yol
road; path; way; passage; course; route; channel; conduit
yol
(Pisikoloji, Ruhbilim) tract
yol
railway track
yol
time

There is a little time before the train departs. - Tren yola çıkmadan önce biraz zaman var.

Few roads existed in North America at that time. - O zaman Kuzey Amerika'da birkaç tane yol vardı.

yol
approach

This road is the only approach to the city. - Bu yol şehre giden tek yoldur.

We're approaching the end of our journey. - Biz yolculuğumuzun sonuna yaklaşıyoruz.

yol
solution

Both parties took a step towards a solution. - Her iki taraf da çözüm yolunda bir adım attı.

The best solution can only be found by a process of trial and error. - En iyi çözüm yolu sadece, deneme-yanılma yöntemi ile bulunabilir.

yol
style
yol
rate of speed
yol
(İnşaat) gangway
yol
carpet
yol
(Denizbilim) patway
yol
conduit
yol alma
progress
yol açan
leading
yol ağzı
junction
yol ağı
road network
yol kesmek
(Askeri) slow down
yol kesmek
block
yol kesmek
intercept
yol kesmek
waylay
yol vermek
make way
yol vermek
(Konuşma Dili) give the push
yol vermek
start
yol vermek
turn somebody out
yol vermek
make way for
yol vermek
(Dilbilim) give away
yol vermek
crank
yol vermek
yield the right-of-way
yol vermek
stand aside
yol vermek
discharge
yol yok
(Bilgisayar) no path
zorla yol açmak
(deyim) break into
yol işareti
road sign

What is written on the road sign? - ONE WAY. - Yol işaretinde ne yazılı? - TEK YÖN.

yol kenarında
by the way
başka yol yoktu
there was no other way
bir günlük yol
A day's journey
gidiş, yol, tarz, tempo
going, way, style, tempo
oto yol
autobahn
virajlı yol
winding road
yol almak
get far
yol ayrımı
Parting of the ways
yol gideri
travel expense
yol gösterici
guide
yol tarif etmek
Give directions
yol yiyeceği, azık
the way of food, azık
yol üstü
way higher
göle giden bu yol iyi bir yol mu
Is the road to the lake a good one
Turkish - Turkish
Çizgili, çizgiler biçimde çizgi çizgi
iplik iplik
yol yol
Favorites