The boss asked Mr Brown to take charge of the office while she was away.
- Patron, Bay Brown'dan kendisi yokken işyerinin sorumluluğunu almasını istedi.
He had no choice but to run away.
- Onun kaçmaktan başka seçeneği yoktu.
He was absent owing to illness.
- O, hastalık nedeniyle yoktu.
Why did you absent yourself from class yesterday?
- Dün niçin sınıfta yoktun?
I am not allergic to penicillin.
- Penisiline alerjim yok.
There is nothing concealed that will not be revealed.
- Açığa çıkartılmayacak hiçbir sır yoktur.
Half a loaf is better than none.
- Yarım somun ekmek hiç yoktan iyidir.
It's none of your business.
- Onun sizinle bir ilgisi yok.
Stand where you are or I'll kill you.
- Olduğun yerde kal yoksa seni öldürürüm.
Hold your tongue, or you'll be killed.
- Dilini tut, yoksa öldürüleceksin.
He is lacking in common sense.
- O, sağduyudan yoksundur.
He must be lacking in common sense.
- Sağ duyudan yoksun olmalı.
Hiç paraları yok.
Does the error occur regularly or sporadically? Is the error reproducible?
- Hata düzenli olarak mı yoksa ara sıra mı meydana geliyor? Hata yeniden üretilebilir mi?
It doesn't matter what he said.
- Söylediği şeyin hiçbir önemi yok.