The boss asked Mr Brown to take charge of the office while she was away.
- Patron, Bay Brown'dan kendisi yokken işyerinin sorumluluğunu almasını istedi.
He had no choice but to run away.
- Onun kaçmaktan başka seçeneği yoktu.
Tails are absent in some cats.
- Bazı kedilerde kuyruklar yok.
Why did you absent yourself from class yesterday?
- Dün niçin sınıfta yoktun?
I've got nothing to say to him.
- Ona söyleyecek hiçbir şeyim yok.
There is nothing concealed that will not be revealed.
- Açığa çıkartılmayacak hiçbir sır yoktur.
Half a loaf is better than none.
- Yarım somun ekmek hiç yoktan iyidir.
It's none of your business.
- Onun sizinle bir ilgisi yok.
Tom had no idea that Mary was a serial killer.
- Tom'un Mary'nin bir seri katil olduğuna dair hiçbir fikri yoktu.
I certainly had no idea Tom was thinking about killing himself.
- Tom'un kendini öldürmeyi düşündüğüne dair kesinlikle fikrim yoktu.
He must be lacking in common sense.
- Sağ duyudan yoksun olmalı.
He is lacking in common sense.
- O, sağduyudan yoksundur.
Hiç paraları yok.
It doesn't matter what he said.
- Söylediği şeyin hiçbir önemi yok.
Does the error occur regularly or sporadically? Is the error reproducible?
- Hata düzenli olarak mı yoksa ara sıra mı meydana geliyor? Hata yeniden üretilebilir mi?