You'd better hurry, otherwise you'll miss the train.
- Acele etsen iyi olur, yoksa treni kaçıracaksın.
They lost their way; otherwise, they would have arrived long ago.
- Yollarını kaybettiler, yoksa çoktan varmış olurlardı.
Give me your money or else I'll beat you up.
- Bana paranı ver yoksa seni döverim.
You better be honest with me, or else I'll tell our mother.
- Bana dürüst olsan iyi olur, yoksa anneme söyleyeceğim.
Am I handsome or not?
- Yakışıklı mıyım yoksa değil miyim?
If there was no air, man could not live for even ten minutes.
- Hava yoksa insan on dakika bile yaşayamaz.
If one has the right to live, then one should also have the right to die. If not, then living is not a right, but an obligation.
- Bir insanın yaşama hakkı varsa, aynı zamanda ölme hakkı da olmalı. Eğer yoksa; o zaman yaşamak bir hak değil, zorunluluktur.
If one has the right to live, then one should also have the right to die. If not, then living is not a right, but an obligation.
- Bir insanın yaşama hakkı varsa öyleyse bir insanın aynı zamanda ölme hakkı da olmalı. Eğer yoksa, o zaman yaşamak bir hak değil ama bir zorunluluktur.
Get up early, else you'll be late for school.
- Erken kalk, yoksa okula geç kalacaksın.
Give me your money or else I'll beat you up.
- Bana paranı ver yoksa seni döverim.