yetkisiyle

listen to the pronunciation of yetkisiyle
Turkish - English
in charge of
by right of
by virtue of
yetki
{i} authorization

We need authorization. - Yetkiye ihtiyacımız var.

I need authorization. - Yetkiye ihtiyacım var.

yetki
warrant
yetki
{i} authority

I have the authority to do this. - Bunu yapacak yetkiye sahibim.

Tom has no authority. - Tom'un hiçbir yetkisi yok.

yetki
{i} power

The ruling class will not surrender its power. - Egemen sınıf yetkilerinden vazgeçmez.

The document grants full powers to Manuela. - Belge, Manuela'ya tüm yetkileri verir.

yetki
competence
Yetki
privilege
yetki
(Kanun) license
yetki
exercise power
yetki
capacity
yetki
commission
yetki
(Kanun) licence
yetki
mandate
yetki
locus standi
yetki
right

All right, I'm in charge now. - Tamam, şimdi yetki bende.

yetki
attribute
yetki
province
yetki
(Ticaret) line position
yetki
(Kanun) venue
yetki
{i} faculty
yetki
cognizance
yetki
authorize

Only cleaners are authorized to enter into the meeting room. - Sadece temizlikçiler toplantı odasına girmeye yetkilidir.

I can't authorize that. - Ben onu yetkilendiremem.

yetki
authorises
yetki
authorise
yetki
authority on
kaza yetkisiyle ilgili
(Ticaret) jurisdictional
kişisel yetkisiyle, kişisel yetkisine dayanmak
(Hukuk) in one's personal capacity
yetki
fiat
yetki
authorization , clearance
yetki
competence, sufficiency of knowledge, judgment, or skill (in a particular field)
yetki
vis
yetki
competency
yetki
authority, delegated power, authorization, warrant
yetki
authority, power
yetki
sword
yetki
warranty
yetki
(Hukuk) capacity, power
yetki
command
yetki
dominium
yetki
{i} potency
yetki
{i} jurisdiction

This case is outside my jurisdiction. - Bu durum benim yetki alanımın dışında.

yetki
pale
Turkish - Turkish

Definition of yetkisiyle in Turkish Turkish dictionary

YETKİ
(Hukuk) Bir işi veya görevi yapabilme hakkı
Yetki
salahiyet
Yetki
mezuniyet
yetki
Bir görevi, bir işi yasaların verdiği imkânlara göre, belli şartlarla yürütmeyi sağlayan hak, salâhiyet, mezuniyet
yetki
Bir görevi, bir işi yasaların verdiği imkânlara göre, belli şartlarla yürütmeyi sağlayan hak, salahiyet, mezuniyet: "Büyük Millet Meclisi Başkumandanlık yetkilerini Mustafa Kemal Paşaya devretmişti."- T. Buğra
yetkisiyle
Favorites