Getting rid of garbage has become a major headache for the authorities.
- Çöpten kurtulmak yetkililer için büyük bir baş belası haline gelmiştir.
The authorities have been hiding the facts from the public.
- Yetkililer gerçekleri halktan gizliyordu.
You're not authorized to be here.
- Burada olmak için yetkili değilsin.
You are not authorized to enter there.
- Orada girmek için yetkili değilsiniz.
They are both very competent judges.
- Onların her ikisi de çok yetkili hakimler.
We need competent leaders.
- Yetkili liderlere ihtiyacımız var.
He asked the officials to lift the ban.
- Yetkililerin yasağı kaldırmasını rica etti.
He was elected an official by the inhabitants of this town.
- O, bu kasabanın sakinleri tarafından bir yetkili seçildi.
The convicted drug dealer was willing to comply with the authorities to have his death sentence reduced to a life sentence.
- Mahkûm uyuşturucu satıcısı ölüm cezasını ömür boyu hapis cezasına düşürtmek için yetkililere boyun eğmeye istekliydi.
His best friend ratted him out to the authorities.
- Onun en iyi arkadaşı onu yetkili makamlara ihbar etti.
You're entitled to the truth.
- Sen gerçeğe yetkilisin.
You are not entitled to attend the meeting.
- Toplantıya katılmak için yetkili değilsiniz.
You are not entitled to attend the meeting.
- Toplantıya katılmak için yetkili değilsiniz.
You're entitled to the truth.
- Sen gerçeğe yetkilisin.
I am the executive director of the museum.
- Ben müzenin yetkili müdürüyüm.