I need authorization.
- Yetkiye ihtiyacım var.
We need authorization.
- Yetkiye ihtiyacımız var.
He abuses his authority.
- O yetkisini kötüye kullanıyor.
He gave me authority to fire them.
- Onları kovma yetkisini bana verdi.
The ruling class will not surrender its power.
- Egemen sınıf yetkilerinden vazgeçmez.
During an experiment on powers of observation, Tom was unable to describe any of the pictures hanging on his living room wall, despite having lived in his unit for two years.
- Gözlem yetkileri üzerine bir deney sırasında, bu birimde iki yıl yaşamasın rağmen Tom oturma odası duvarında asılı resimlerden hiç birini tanımlayamadı.
All right, I'm in charge now.
- Tamam, şimdi yetki bende.
I can't authorize that.
- Ben onu yetkilendiremem.
You are not authorized to enter there.
- Orada girmek için yetkili değilsiniz.
This case is outside my jurisdiction.
- Bu durum benim yetki alanımın dışında.