yetiştir

listen to the pronunciation of yetiştir
Turkish - English
brought up

She was well brought up by her parents. - O, anne ve babası tarafından iyi yetiştirildi.

My youngest brother was brought up by our grandmother. - En küçük erkek kardeşim, büyük annemiz tarafından yetiştirildi.

bring up

How does he bring up his children? - O, çocuklarını nasıl yetiştiriyor?

How does she bring up her children? - O, çocuklarını nasıl yetiştiriyor?

{f} grown

Tom has grown wheat for many years. - Tom yıllardır buğday yetiştirdi.

Open-air markets sell food grown on local farms. - Açık hava pazarları yerel çiftliklerde yetiştirilen gıdaları satar.

make grow
bring#up
yetiş
got on for
yetiş
get on for
yetiş
{f} overtaken
yetiş
overtook
yetiş
overtake

If you hurry, you will overtake him. - Acele edersen ona yetişirsin.

If you hurry, you will soon overtake her. - Eğer acele edersen yakında ona yetişirsin.

yetiş
catch up

He'll soon catch up with Tom. - O yakında Tom'a yetişecek.

I had to run to catch up with Tom. - Tom'a yetişmek için koşmak zorunda kaldım.

yetiş
grown at
yetiştir
Favorites