yetişmiş

listen to the pronunciation of yetişmiş
Turkish - English
seasoned; experienced; trained
mature, fully developed
qualified
grown up
mature
ripe
marriageable
grown
yetiş
got on for
yetiş
get on for
yetiş
{f} overtaken
yetiş
overtook
yetiş
overtake

If you hurry, you will soon overtake her. - Eğer acele edersen yakında ona yetişirsin.

If you hurry, you will overtake him. - Acele edersen ona yetişirsin.

yetiş
catch up

He'll soon catch up with Tom. - O yakında Tom'a yetişecek.

I quickened my steps to catch up with her. - Ona yetişmek için adımlarımı hızlandırdım.

yetiş
grown at
tecrübe ile yetişmiş
under one's belt
vaktinden önce yetişmiş
precocious
Turkish - Turkish
Gereken niteliğe veya olgunluğa erişmiş: "Anadolu'da arif derler, bir halk yetişmişi vardır."- F. R. Atay
Gereken niteliğe veya olgunluğa erişmiş
yetişmiş
Favorites