This meal is adequate for two.
- Bu yemek iki kişi için yeterlidir.
Is your salary adequate to support your family?
- Maaşın aileni geçindirmen için yeterli mi?
Being careful and diligent is necessary, but not sufficient for passing this course.
- Dikkatli ve çalışkan olmak gereklidir, fakat bu kursu geçmek için yeterli değildir.
To begin with, the funds are not sufficient for running a grocery store.
- Öncelikle,devlet tahvilleri bir bakkal dükkânı çalıştırmak için yeterli değiller.
There was food enough for us all.
- Hepimiz için yeterli yiyecek vardı.
If I had enough money, I would buy that nice car.
- Yeterli param olsa,o hoş arabayı alırım.
If you want your workers to be happy, you need to pay them a decent wage.
- Çalışanlarınızın mutlu olmasını istiyorsanız, onlara yeterli bir ücret ödemelisiniz.
Tom has a very decent salary.
- Tom'un çok yeterli maaşı var.
Tom is proficient in French.
- Tom Fransızcada yeterli.
She is proficient in both Spanish and Italian.
- O hem İspanyolcada hem de İtalyancada yeterli.
I am not feeling quite up to par.
- Oldukça yeterli olduğumu hissetmiyorum.
Do you think your parents spent enough time with you when you were in your teens?
- Onlu yaşlarındayken ebeveynlerinin seninle birlikte yeterli zaman harcadıklarını düşünüyor musun?
I am not feeling quite up to par.
- Oldukça yeterli olduğumu hissetmiyorum.
I ought to have enough money saved up to buy a car by Christmas.
- Noele kadar bir araba almak için yeterli para biriktirmeliydim.
Ten million yen will be ample for the project.
- On milyon yen proje için yeterli olacaktır.
I'm not questioning your competence.
- Ben senin yeterliliğini sorgulamıyorum.
I'm working like crazy to make sure I have enough time.
- Yeterli zamanım olduğundan emin olmak için deli gibi çalışıyorum.
He is not equal to the task.
- O, görev için yeterli değildir.