This story is short enough to read in one lesson.
- Bu hikaye bir derste okumak için yeterince kısa.
Twitter is not good enough.
- Twitter yeterince iyi değil.
I didn't have enough time to do everything that needed to be done.
- Yapılması gereken her şeyi yapmak için yeterli zamanım yoktu.
Tom didn't know he didn't have enough time to do what had to be done.
- Tom yapılması gerekenleri yapmak için yeterli zamanı olmadığını bilmiyordu.
Haven't we had enough of that nonsense already?
- Bu saçmalığa yeterince katlanmadık mı?
To begin with, the funds are not sufficient for running a grocery store.
- Öncelikle,devlet tahvilleri bir bakkal dükkânı çalıştırmak için yeterli değiller.
My explanation was not sufficient.
- Açıklamam yeterli değildi.