Twitter is not good enough.
- Twitter yeterince iyi değil.
Is ten thousand yen enough?
- On bin yen yeterli mi?
Tom didn't have enough time to do everything that needed to be done.
- Tom'un yapılması gereken her şeyi yapacak kadar yeterli zamanı yoktu.
Tom didn't know he didn't have enough time to do what had to be done.
- Tom yapılması gerekenleri yapmak için yeterli zamanı olmadığını bilmiyordu.
Haven't we had enough of that nonsense already?
- Bu saçmalığa yeterince katlanmadık mı?
A country without enough labour force cannot be self sufficient.
- Yeterli iş gücü olmayan bir ülke kendi kendine yeterli olamaz.
Yet Japan is still not sufficiently understood by other countries, and the Japanese, likewise, find foreigners difficult to understand.
- Ancak Japonya hâlâ diğer ülkeler tarafından yeterince anlaşılamamıştır, ve Japonlar, aynı şekilde, yabancıları anlamayı zor bulmuştur.