Is ten thousand yen enough?
- On bin yen yeterli mi?
This story is short enough to read in one lesson.
- Bu hikaye bir derste okumak için yeterince kısa.
There wasn't enough time to do everything that needed to be done.
- Yapılması gereken her şeyi yapmak için yeterli zaman yoktu.
Tom didn't know he didn't have enough time to do what had to be done.
- Tom yapılması gerekenleri yapmak için yeterli zamanı olmadığını bilmiyordu.
Haven't we had enough of that nonsense already?
- Bu saçmalığa yeterince katlanmadık mı?
Yet Japan is still not sufficiently understood by other countries, and the Japanese, likewise, find foreigners difficult to understand.
- Ancak Japonya hâlâ diğer ülkeler tarafından yeterince anlaşılamamıştır, ve Japonlar, aynı şekilde, yabancıları anlamayı zor bulmuştur.
To begin with, the funds are not sufficient for running a grocery store.
- Öncelikle,devlet tahvilleri bir bakkal dükkânı çalıştırmak için yeterli değiller.