Give me a lever long enough and a fulcrum on which to place it, and I shall move the world.
- Bana yeterince uzun bir manivela ve onu yerleştirmek için bir dayanak verin ve dünyayı kımıldatacağım.
Putting in place a systematic classification of our archives could be a great time saver.
- Arşivlerimizin sistematik bir sınıflandırmasını yerleştirmek büyük bir zaman tasarrufu olabilir.
In hotels, it's customary to install wall-to-wall carpeting.
- Otellerde duvardan duvara halı yerleştirmek gelenekseldir.
Putting in place a systematic classification of our archives could be a great time saver.
- Arşivlerimizin sistematik bir sınıflandırmasını yerleştirmek büyük bir zaman tasarrufu olabilir.
I worked as a waiter to put myself though college.
- Kendimi üniversiteye yerleştirmek için bir garson olarak çalıştım.
The college has a placement bureau for students.
- Üniversitede öğrenciler için bir yerleştirme bürosu vardır.
The teacher asked the students to place their chairs in a semicircle.
- Öğretmen öğrencilerin sandalyelerini yarım daire şeklinde yerleştirmelerini istedi.
The college has a placement bureau for students.
- Üniversitede öğrenciler için bir yerleştirme bürosu vardır.
Tom is ready to settle down and start a family.
- Tom yerleşmek ve bir aile kurmak için hazır.
The Indians gave the settlers food.
- Hintliler yerleşimcilere yemek verdi.
Tom refused to settle down.
- Tom yerleşmeyi reddetti.
Tom says that he wants to settle down.
- Tom yerleşmek istediğini söylüyor.
Call me when you get settled in.
- Yerleştiğin zaman beni ara.
They settled in Japan.
- Onlar Japonya'da yerleştiler.
They decided to settle in a suburb of London.
- Londra'nın bir banliyösüne yerleşmeye karar verdiler.
They found it easy to settle in the United States.
- Onlar Amerika Birleşik Devletleri'nde yerleşmeyi kolay buldular.
Putting in place a systematic classification of our archives could be a great time saver.
- Arşivlerimizin sistematik bir sınıflandırmasını yerleştirmek büyük bir zaman tasarrufu olabilir.
Tom and Mary live in a quiet residential neighborhood.
- Tom ve Mary sessiz bir yerleşim bölgesinde yaşıyorlar.
A factory is not suitable for a residential district.
- Bir fabrika, bir yerleşim bölgesi için uygun değildir.