The Indians gave the settlers food.
- Hintliler yerleşimcilere yemek verdi.
The settlers did not always honor the treaties.
- Yerleşimciler, yapılan anlaşmalara her zaman saygı göstermediler.
Tom says that he wants to settle down.
- Tom yerleşmek istediğini söylüyor.
We moved into this house last month. We will settle down soon.
- Bu eve geçen ay taşındık. Yakında yerleşeceğiz.
They settled in Japan.
- Onlar Japonya'da yerleştiler.
Call me when you get settled in.
- Yerleştiğin zaman beni ara.
They are planning to settle in New Zealand.
- Yeni Zelandaya yerleşmeyi planlıyorlar.
They found it easy to settle in the United States.
- Onlar Amerika Birleşik Devletleri'nde yerleşmeyi kolay buldular.
This residential area is comfortable to live in.
- Bu yerleşim alanı yaşamak için rahat.
A factory is not suitable for a residential district.
- Bir fabrika, bir yerleşim bölgesi için uygun değildir.