Definition of yerelleştirmek in Turkish English dictionary
- localize
- to localize
- yerel
- local
The local name of Nepali is नेपाली.
-Nepalce'nin yerel adı नेपाली'dir.
The mayor of Naples has apologised to a US tourist who was beaten up by local residents shortly after he was mugged.
-Napoli belediye başkanı, saldırıya uğradıktan kısa bir süre sonra yerel halk tarafından dövülen bir Amerikalı turistten özür diledi.
- yerel
- native
There are still people who love eating native rice cakes.
-Hala yerel pirinç kekleri yemeyi seven insanlar var.
If you can't visit a country where they speak the language you are learning, find a local bar where native speakers of that language hang out and start hanging out there.
-Öğrenmekte olduğunuz dili onların konuştuğu bir ülkeyi ziyaret edemiyorsanız, o dilin ana dilini konuşanların takıldığı ve orada takılmaya başlayacağı bir yerel bar bulun.
- yerel
- vernacular
- yerelleştirme
- localization
- yerel
- locality
- yerel
- localized
- yerel
- home
There is an urgent need for the local government to help the homeless.
-Yerel hükümetin evsizlere yardım etmesine acil bir ihtiyaç var.
A successful local boy is coming home.
-Başarılı bir yerel çocuk eve geliyor.
- yerel
- domestic
- yerelleştirme
- localisation
- Yerel
- locale
- yerel
- topical
- yerel
- regional
- yerel
- local , native
- yerel
- territorial
- yerel
- local mahalli, mevzii, lokal
Related Terms
Definition of yerelleştirmek in Turkish Turkish dictionary
- Yerel duruma getirmek
- Yerel
- lokal
- yerel
- Belirli bir yer ile ilgili olan, mahallî, mevzii, lokal
- yerel
- Mahalli
- yerel
- Gözlem yerine veya gözlemcinin bulunduğu yere ilişkin
- yerelleştirme
- Yerelleştirmek işi