Mary onun kızına bağırmakla ilgili kendini suçlu hissetti.
- Mary felt guilty about yelling at her daughter.
Gerçekten yüksek sesle bağırmak zorunda mıydın?
- Did you really have to yell that loud?
Tom sadece bağırmaya devam etti.
- Tom just kept yelling.
Fazla bağırmaktan sesim kısıldı.
- I am hoarse from yelling so much.
Zirveye vardığımızda hepimiz çığlık attık.
- When we reached the summit, we all yelled out into the void.
Dan çığlık atıp bağırıyordu.
- Dan was screaming and yelling.
Dan çığlık atıp bağırıyordu.
- Dan was screaming and yelling.
Tom çığlık atıyordu ve bağırıyordu.
- Tom was screaming and yelling.
He yelled directions to the party from the car.
After the wind has stopped, let's sail the boat off to the open sea.
- Rüzgar durduktan sonra, tekneyle açık denize yelken açalım.
We sailed against the wind.
- Rüzgara karşı yelken açtık.