I have no backup plan.
- Benim yedek planım yok.
Did they have a backup plan?
- Onların yedek bir planı var mıydı?
I can not buy spare parts for this car.
- Bu araba için yedek parça alamam.
Tom opened the boot to take out the spare wheel.
- Tom yedek lastiği çıkarmak için bagajı açtı.
Tofu can be used as a substitute for meat.
- Tofu, et için bir yedek olarak kullanılabilir.
I've taken a job as a substitute teacher.
- Bir yedek öğretmen olarak iş buldum.
Do you have an extra key?
- Yedek anahtarın var mı?
He had a duplicate key made from that one.
- Ondan yapılmış bir yedek anahtarı vardı.
May I borrow a duplicate key for Room 360?
- Oda 360 için bir yedek anahtar alabilir miyim?
Can I get you a refill?
- Sana bir yedek alabilir miyim?
I can not buy spare parts for this car.
- Bu araba için yedek parça alamam.
They are making spare parts in a car factory.
- Bir araba fabrikasında yedek parça yapıyorlar.
Your substitute has already been picked out.
- Sizin yedek oyuncunuz zaten seçildi.
Tom is making spare parts in a car factory.
- Tom bir araba fabrikasında yedek parça yapıyor.
I can not buy spare parts for this car.
- Bu araba için yedek parça alamam.
Tom is making spare parts in a car factory.
- Tom bir araba fabrikasında yedek parça yapıyor.
He examined the spare parts one by one.
- Yedek parçaları birer birer inceledi.
Tom is making spare parts in a car factory.
- Tom bir araba fabrikasında yedek parça yapıyor.
I can not buy spare parts for this car.
- Bu araba için yedek parça alamam.