yearn, desire, wish for, crave; pine, miss someone or something

listen to the pronunciation of yearn, desire, wish for, crave; pine, miss someone or something
English - Turkish

Definition of yearn, desire, wish for, crave; pine, miss someone or something in English Turkish dictionary

long
hasretini çekmek
long
çok

O, çok uzun konuşmayacağını söyleyerek başladı. - He began by saying that he would not speak very long.

Bu araştırma hızlı bir şekilde bitiremeyecek kadar çok uzun. - This survey is too long to finish quickly.

long
uzun bir zaman için

Tom uzun bir zaman için Fransızca konuşmayı öğrenmeyi deniyordu. - Tom has been trying to learn to speak French for a long time.

long
boyca aşırı uzatılmış
long
uzun zaman

Ben, o filmi uzun zaman önce izledim. - I have seen that film long ago.

Büyükannemi ziyaret edeli uzun zaman oldu. - It's been a long time since I visited my grandmother.

long
{f} arzu etmek
long
(sıfat) uzun, uzun vadeli, büyük
long
çoktan

Bunu çoktandır yapmak istiyorum. - I've been wanting to do that for a long time.

Yollarını kaybettiler, yoksa çoktan varmış olurlardı. - They lost their way; otherwise, they would have arrived long ago.

long
{f} can atmak
long
long after a friend bir dostun özlemini çekmek
long
{f} hasret kalmak
long
(isim) uzun zaman, uzun süre, uzunluk, uzun ses
long
{f} istemek

Uzun zamandır oraya gitmek istemektesin, değil mi? - You have wanted to go there for a long time, haven't you?

long
longinghasret
long
(zarf) uzun zamandır, epeydir, çoktan
long
{s} uzun, uzun süren: What a long speech! Ne uzun bir konuşma! z
long
{i} uzun süre

Uzun süre önce o filmi izledim. - I saw that film long ago.

Uzun süre önce o filmi izledim. - I have seen that film long ago.

long
I long to go Gitmeyi çok istiyorum
English - English
{f} long
yearn, desire, wish for, crave; pine, miss someone or something
Favorites